Bugün Facebook’ta dolaşırken bir arkadaşımın paylaşımını gördüm. Bir videoda – ki bu videoyu iki yıl önce izlemiştim – bir Türk abimiz market arabalarına doldurduğu plastik şişeleri bir makinaya atıyor ve karşılığında parasını alıyor. Gayet güzel bir şey. Arkadaş da videoyu paylaşırken gayet normal bir şekilde şu yorumu yazmış:
Keşke bizdede geçseler şu mevzuya olay çok basit,zamanında Almanyada heryer çöp şisesi oluyor,bunun önüne geçemiyorlar ve maliyeti çok yüksek pet şişeleri toplamanın çözümse basit…
-Bir su 50 kuruş ise devlet bundan sonra sular 75 krş,Eğer pet şişeni getirirsen tekrar 25 kuruşunu iade alırsın.
-Çok çevreyi sevdiklerinden değil(bizim kadarda değil tabi),zaten peşin verdikleri parayı geri alıyorlar,bizede gelse çok mantıklı
Paylaşımın hemen altına da arkadaşın arkadaşı yorum yapmış. Tabi şuan yorumu buraya yazamıyorum, utanıp silmiş sanırım. Yoruma “bizim milletimiz sosyal sorumluluğa sahip olamayan bir millet olduğundan…” cümlesini de yazmış. Sinirlendim. Hemen altına ben de bir yorum yazdım.
Bizim milletimizi yerden yere vurmaya gerek yok. Ben “bizim milletimiz” diye söylersem, bu kez sen de o “sosyal sorumluluğa sahip olamayan” sıfatını alırsın. Yapılmayacak bir şey değil – ki zaten vaktinde yaptık buna benzer uygulamaları. Marketlerden fiş toplayıp saatlerce alt alta yazıp topladığım günleri bilirim. O gelen parayla aldığım Eastpak çantamı 13 yıldır kullanıyorum. Vaktinde Kolonyalizm ile zenginleşen ülkeler tarafından yeterince aşağılanıyoruz, bir de lütfen kendi kendimizi aşağılamayalım. (Ayrıca büyüklerimiz bira şişelerini de toplayıp marketlere/bakkallara veriyordu, bunu da ekleyeyim)
Ayrıca, biraz daha açıklayıcı olsun diye şunu da ekledim:
Yurt dışında yaşadığım için de az çok bir şeyler biliyorum, ona istinaden yazıyorum. Ülke vatandaşlarımızda malesef yabancılara ve onların yaptığı işlere karşı bir aşağılanma duygusu var. Almanya’da insanlar birbirlerini şikayet ederek bu temizliğe ulaşıyorlar fakat bunu yaparken de bazı şeylerden uzaklaşıyorlar. Mesela komşuluk ilişkisi yok. E sen komşunu sırf cam artıklarının atılması gereken konteynıra yanlışlıkla plastik şişeleri attı diye komşunu şikayet edersen tabi komşusuz kalırsın, komşuluk ilişkin olmaz (bizzat yaşadığım bir durum). Artık şu aşağılanma olayına üniversiteli insanlar olarak (buradakiler için söylüyorum) vazgeçmemiz gerek 🙂 Üzüldüm açıkçası.
Sıkılmıştım. Artık aşağılanmaktan, başkaları tarafından “bizim ülkede olsa” lafından bıktım usandım. Birincisi, biz gerizekalı bir toplum değiliz. Çok zor dönemlerimiz oldu. Ülkemiz Kurtuluş Savaşı gibi büyük bir savaştan çıktı, kendi başına! Onca devletin saldırdığı bir ülkenin anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğmasına mucize denmeli. Hiçbir millet bu kadar kısa sürede bu düzeye gelememiştir. Bundan kesinlikle atalarımız adına övünmemiz gerekir. İkincisi, vaktinde kolonyalizm politikasıyla başka ülkeleri vampir gibi sömüren ülkeler, şuan o küçük kara parçalarında az nüfuslarıyla tabi modern bir şekilde yaşarlar. Önemli olan kendi imkanlarıyla, başkalarının üstüne basmadan yükselebilmek. Daha bunu bile yapamayan ülkelerin bizi aşağılaması kadar gülünç bir durum yok. Ha keza, kendi vatandaşlarımızın da kendi kendilerini aşağılaması kadar gülünç bir durum yok.
Plastik olayına gelince. Yukarıda yazdığım gibi annemle birlikte, alışveriş yaptığımız yerlerden topladığımız fişleri ayın sonunda masaya koyar, bakkaldan aldığımız listeli zarflara bir bir yazar, alt alta toplardık. Zarfın yapışkanlı tarafını, gelecek olan parayı düşünerekten bir hevesle yalayıp yapıştırırdık. Hani gelen para milyonlar değildi belki ama en azından bir sonraki okul döneminin kitaplarının bazılarını almaya yetiyordu. Çok iyi hatırlıyorum, yedinci sınıfta, parasızlıktan annemin beni zar zor yazdırabildiği bir dershaneye gidiyordum. Dershanede ablamın liseden arkadaşının kardeşi de var. Çantası da Eastpak. Çocukluk işte, bir heves edip ağlaya zırlaya annemden istemişim aynısından. Kadın ana, oturur mu yerinde çocuğu ağlarken. Bir akşam çıkarttı fişlerin hepsini. Alt alta toplamaya başladı. Toplam tutar bir milyardan fazla, eski parayla. O rakama da kırk beş lira falan geliyor devletten. Annem o aldığı kırk beş lirayı getirdi önüme koydu ve “hadi git al” dedi. Çocuktuk işte, sevine sevine gitip aldık çantayı. Şimdiki aklım olsa oturur ağlardım annemin dizine sarılarak. Ne zor şartlarda yaşamışız meğer. Ben bilmezdim ama annem çok iyi bilirdi. Her neyse. Biz de Almanlar gibi küçük de olsa bir şeylerden para kazanmaya çalıştık. Yaptığımız işin devlete katkısı, işletmelerin vergi kaçırmamalarını sağlamak oldu. Almanların bu yaptıklarının Almanya’ya katkısı, tertemiz bir çevre oldu. Demek ki bizimkiler vaktinde vergi kaçırmanın önüne, Almanlar da çevre kirliliğinin önüne geçemiyormuş.
Büyüklerimiz de (çocukların tabiriyle) kahverengi şişeleri (bira şişeleri) biriktirip bakkalara vermesi, gösterebileceğim bir diğer örnek.
Lütfen artık kendimizi ve ülkemizi aşağılamayı bırakalım; tarihimizden de utanmayalım. Bizim her ne kadar kötü bir mazimiz olsa da, diğerlerinin bizimkinden daha da kötü bir mazisi olduğunu unutmayalım.