Haftasonunu saymazsak iki gündür izinliyim. Toplamda 4 gündür işe gitmiyorum. Geç vakitlere kadar uyumuyorum, erken saatlerde kalkmıyorum. Düzensiz bir hayat, düzen birinin olmadığı bir hayat. Eve geldiğimde büyük bir istek ile yaptığım şeylerin artık zevk vermediğini farketmem kötü oldu bugün. Hayatta beni mutlu eden şeyler olabilir fakat yapıldığında zevk veren işler kalmadı şu yaştan sonra. Yaşım daha kaç ki? Kaç gibi gösteriyorum, yirmi mi, otuz mu, kırk mı? Fiziksel olarak bedenim bile yaşlı geliyor artık. Psikolojik olarak yaşlı olduğum zaten söylemiştim önceden. Davranışsal olarak ne alemdeyim bilmiyorum.
Bana göre hayatta “ileride olan insan” hayatın aslında büyük bir boşluk olduğunu bilen, bunun farkında olarak süresini tamamlamaya çalışan insandır.
Parklarda dolaşmayı seviyorum. Sokakta herkesin yanından geçmeyi, insanları izlemeyi seviyorum. Şu gözlerin gördükleri neler biliyor musun? Her daim bir şeylerin peşinden koşan, koşmak isteyen, zorunda olan, koşturulan insanlar görüyor. Hiçbir zaman hiçbir şekilde durmuyor insanlar. Her dakika her saniye, kendilerine biçilen ömrü en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorlar. Sadece bir kez verilen bir şansı iyi bir şekilde kullanmak istiyorlar. Aslında insanları biraz yarış atına benzetiyorum. Neden koştuğunu, neden diğerlerini geçmek zorunda olduklarını bilmeden sadece koşuyorlar. Onlar için etraflarında önemli olan tek şey cinslerinin ne yaptıkları.
Dünyanın hangi yerinde olursan ol, ilk başta çocuk olursun. İyi kötü liseye gider, üniversiteyi kazanır gidersin. Şanslıysan iyi insanlara denk gelirsin, hayatını baştan başa değiştirebilecek insanlara. Mezun olduktan sonra akranlarının nişanlandıklarını görürsün, bazıları çoktan evlenmişlerdir bile. “Bu ne acele?” dersin. “Biz daha dün aynı sıralarda oturup şakalaşıyorduk, şimdi ev bark sahibi olup evine ekmek getiren o kutsal anne/baba mı olacaksın?“. Onlar da sana şunu söylecekler, “yapmamız gereken şeyi yapıyoruz“. Yapmamız gereken şey mi?
Hayatı çok sorgulamadan yaşamam gerekiyor. Çok düşünüyorum ve bu beni psikolojik olarak yıpratmaya başlıyor. Kendimi her zaman farklı bir ülkede, büyük bir amaç için uğraşırken hayal ediyorum. Benim için hayat, büyük uğraşların peşinde koşmak, kapasitemi sonuna kadar kullanabileceğim yerde olmayı diliyorum. Sanırım sadece o zaman kendimi tam anlamıyla mutlu hissederim.
Yapamayacağım hiçbir şey yok bu dünyada. Kendime güveniyorum, yapabilirim.
Kimseye ihtiyacım yok, ailemden başka.