Günlerden salı. Bu gece saat on iki buçuk gibi yattığım için uykumu tam alamadım. Bir önceki gün aldığım montu deneyebilme heyecanı vardı üzerimde. İşe gidip geldim, sorun yoktu. İşten sonra bir AVM’ye gidip birkaç parça bir şey de aldım. Eve dönerken her zaman olduğu gibi annemi aradım ve uzun uzun konuştuk. Markete girdim, hazır yiyecekten bir tane aldım. Sabah tavada gözleme gibi yapabilmek için yufka da aldım. Eve geldiğimde saat sekizdi. Normalde de eve yedi gibi geliyordum. Gelir gelmez elimdeki poşeti mutfaktaki masanın üzerine bıraktım. Apartmana girerken salonun ışığının yanmadığını görünce teyzemlerin bir yere gitmiş olabileceğini düşünmüştüm. Fakat ışıklar sönmüş bir şekilde salonda namaz kılıyorlardı. Namazlarını bitirdikten sonra selam verip odama geçtim. Teyzem ortada yoktu. Odama girdiğimde üç gündür yıkamayı planladığım eşyalarımın yıkanmış bir şekilde yatağımın üzerinde olduğunu gördüm ve içimden teyzemin elini öpmek geldi. Henüz ortada olmadığı için biraz bekledim. Bekir amca namazını bitirdiği için onun yanına geldim. Birşeyler söyledim ama yüzü asıktı. Az bir şey yanında oturduktan sonra kalktım, İlker abimin odasına gittim. Kuzenim yemek yiyordu. Tepsinini içeriye götürüp temizledim ve odaktaki yemekten bir kase aldım. Bir tabağın üstüne koyduktan sonra İlker abinin odasına girip sohbet ederek, televizyon izleyerek çorbamı içtim. Marketten aldığım hazır çiğ köftenin de yarısını yedim ve diğer yarısını götürüp dolaba koydum. İlker abinin odasına bu kez yastığımla geri döndüm. Yatağına uzandım, biraz kafamı yastığa koydum. Çok yorulduğumu, uykusuz olduğumu farkettim. İlker abiye iyi geceler dedikten sonra odama geçtim. Yatağımın üzerindeki eşyaları düzenli bir şekilde katlayıp yerlerine koyarken – ki bazıları hala ıslaktı – teyzemi tuvaletten çıkarken gördüm. Eşyaları yıkadığı için çok teşekkür ettim. Teşekkür ettim ama yüzüme sadece donuk bir şekilde baktı ve gitti. Biraz şaşırdım ve üzüldüm. Ben olsaydım gülerek “önemli değil yeğenim” derdim. Üzüldüm açıkçası. Eşyalarımı toparlarken bir yandan da bunu düşünüyordum. Teyzem mutfaktan yanıma geldi ve elindeki yufka paketiyle, “bunu buzluğa koyuyorum” dedi. “Teyze sabah ben kullanacaktım onu ama” dedim. O da bana “yapma, rahatsız oluyoruz biz” dedi. Ben bir darbe daha aldım. Bunu daha nazik bir şekilde de söyleyebilirdi. Mutfağa gidip yufkayı buzluğa koydu. Ben de “dün dolaba baktığımda yufka bulamamıştım, sanırım kullanıldı, tekrar kullanırız diye bugün de aldım” dedim. Halbuki teyzem yufkayı buzluğa koymuş. Daha sonradan anladım ki sabahları kullanamayım diye buzluğa atmış. Normalde dolapta duruyordu. Bu şekilde düşünmesi beni daha da kötü etkiledi. “Sana önceki gün rahatsız olduğumuzu söylemiştim, ertesi gün tekrar yaptın” dedi. Bana sadece “yağ yakmışsın, kokmuş” demişti. Ben de ertesi gün daha dikkatli bir biçimde yaptım. Sandım ki sadece o gün için öyle oldu. Bana “yeğenim, dün yaptığın şeyden dolayı evde ağır bir koku oldu, onun yerine başka bir şey yap sabahları” gibi dese ben anlarım da hiçbir şey söylemeden tavır alması pek hoş değildi. Rahatsızlık veriyor olabilirim ama ben onun yeğeniyim ya. Kardeşinin çocuğuyum yani. O kadar bir yakınlık var aramızda. Odama geldiğimde uzun süre bunu düşündüm ve üzüldüm. Bugün yorgun olduğum için erken yatıyorum.