Açılan Kategori

Şubat

Şubat

18 Şubat 2018

Yazmayalı uzun zaman olmadı aslında, yazdığım bazı yazılar özelin özeli olduğu için gizli olarak görünüyor, o yani. Son iki üç haftadır haftasonları hava çok kapalıydı, dün de öyleydi, fakat bugün hava tamamen açık, güneşliydi. Arkadaşın evinde kalmıştım, dışarı çıkacağımızı düşünmüştüm ama işleri olduğu için kendi çıkamadı. Onun yerine ben çıktım. Hava güneşliydi ama hava soğuktu, tahmin etmiştim aslında. İstiklal Caddesi’ne çıkıp yürüdüm. Kalabalığın arasından yardıra yardıra Galata Kulesi’ne gittim. Bir kaç fotoğraf çektim, sonra da etrafta dolandım biraz. Kulenin ününde upuzun bir kuyruk vardı, yazın bile bu kadar uzun kuyruk olmuyordu. Muhtemelen millet fırsat bu fırsat diyip kuleye çıkmak istedi, kim bilir. Galata’ya ne zaman gelsem çok sevdiğim bir arkadaşımı ararım. Galata Kulesi’ni çok sevdiği için görüntülü olarak aradım ve etrafı gösterdim. Havalar iyi olduğunda gelmesi gerektiğini söyledim. Çektiğim fotoğrafları gönderdikten sonra Karaköy’e doğru yürüdüm. Planda Karaköy’e gitmek vardı ama Eminönü’ne gittim. Galata Köprüsü’nden geçerken köprünün altından geçen yolcu gemilerini izledim, bir kaç fotoğraf çektim. Denizde denizanaları var hala, yaza doğru azalır diyorlardı. Hayvanlara yazık, gemiler geçiyor üzerlerinden parçalanıyorlar. Bazıları köprünün ayaklarına vurula vurula parçalanmış, bazıları da oltalardan dolayı parçalanmış. Galata Köprüsü sonunda bir alt geçit var, Eminönü’ne bağlanan. Ucuz şeyler satan dükkanlarla dolu ve resmen insan seli. Alt geçitten geçip Eminönü’ne, Doğubank’a doğru yürüdüm. Mısır Çarşısı’nın kapısının önünde polis kimlik sorgusu yaptı, siyah giyen adamların kimliklerini sorguluyormuşçasına. Doğubank’a gittim fakat kapalıydı. Tabi günler hızlı geçiyor, cumartesi sanıyorum, halbuki pazar. Geri dönüp balıkçıların olduğu yere gittim. Mecbur yine o alt geçitten geçtim. Millet süt mısırı yiyordu, canım çekti bir de ben aldım. Mısır satan adamın yanında durmak zorunda kaldım, tuz için. Afiyetle yedikten sonra Galata Köprüsü’nden geçtim. Tarihi İş Bankası’nın önünde bir kalabalık gördüm. Bir koltuğa oturmuş bir adam bir de kadın gördüm. Merak edip yaklaştım ve reklam filmi çektiklerini gördüm. İlk başta film çekimi zannettim tabi. İş Bankası’nın önünde olduğunu farkedince reklam filmi olduğunu anladım. Tam ikinci fotoğrafı çekiyordum ki adamın biri geldi ve “lütfen fotoğraf çekmeyelim” diye beni uyardı. Yavaştan yukarı doğru, Komando Merdivenleri’ne yürüdüm. Oradan Galata’ya çıktım ve tam yukarı çıkarken arkadaşım mesaj attı “Aç mısın?”. Gerçekten de acıkmıştım. Bir şeyin gerek olup olmadığını sordum. Hippi kıyafetleri satan bir dükkana girdim, bir kaç şeyin fiyatını sordum. Ucuz değillerdi, pahalı da değillerdi. Çıkarken internet sitelerinin olup olmadığını sordum. Kartlarını verdiler. İstiklal Caddesi’nden geçip arkadaşımın evine gittim. Yemek hazırlıyordu, yardım ettim. Oturup yemeğimizi yedikten sonra akşamdan izlediğimiz bir dizinin ikinci bölümünü izledik. Bir müddet sonra da o spor salonuna gitti, ben de evime.

İyi ki varsın.