Polonya için atılması gereken adımların yaklaşık yüzde otuzunun bitmiş olduğunu düşünüyorum. İnternette doğru yanlış bütün erasmus konularını okumaya çalışıyorum. Şuan saat gecenin ikisi ama ben hala birşeyler öğrenmeye çalışıyorum. Pazartesi günü ingilizce kursumun kur sınavı var. Yarın, hatta saat itibariyle bugün, sabah erkenden kalkıp çalışmam gerekiyor.
Polonya’ya gitmeden önce yapılması gereken işlemlerden, daha doğrusu Türkiye’de yapılması gereken işlemlerden biri olan pasaport alma ve vize alma ile ilgili detaylı bilgiler öğrendim. Pazartesi ya da salı günü üniversiteye gidip sormak istediğim bütün kıl soruları uluslararası ofise sormayı planlıyorum. Şuan hala araştırma aşamasındayım ve araştırmaya da devam ediyorum.
Tarih konusunda kafamda bazı soru(n)lar var. Bunlardan bir tanesi vizeyi aldıktan sonra uçak biletimi nereye alacağım sorusu. Eylül ayının 17-18’inde Almanya’daki Bremen şehrinde bir konferansım var. İşin ilginci, lehçe öğrenmek için başvurduğum 13-14 günlük kurs (Intensive Polish Language and Culture Course – IPLCC) tam da 17’sinde başlıyor. Konu ile ilgili Polonya’daki dışılişkiler ofisine mail attım ve aldığım cevap beni pek tatmin etmedi. Cevapta,
“I understand that it is important to you, but I regret to inform you that you might have to resign if you will not be able to join the course on the 17th September. In the previous semesters, when students joined the course late, it was very inconvenient for the teachers and this year, they have requested to strictly stick to the beginning date.”
yazıyordu. Görevli “resmen ya onu seç ya da bunu” dermişcesine cevap yazmış. Orada bulunmam geleceğim için önemli. IPLCC’nin aciliyeti yok fakat ben 18’inde Polonya’ya döndüğümde tek başıma ne yapacağım, onu merak ediyorum. Eğer IPLCC’deki hocalar “Tamam, önemli değil, nolacak” derlerse kendimi şanslı hissedeceğim. Durumu anlatırken bunun bir hayır işi olduğunu üstüne basa basa belirtmem gerekecek.
Yavaş yavaş kafamda nereden nereye gidileceği ile ilgili fikirler oturmaya başladı. Öncelikle şuan Berlin’de olan arkadaşım Gözde’nin yanına gideceğim. Daha sonra eşyalarımın bazılarını oraya bıraktıktan sonra yakınlardaki şehirlere gitmeyi planlıyorum. Gözde ile bunları tam anlamıyla konuşmadım fakat onun düşüncelerinin de benimkiyle paralel olduğunu düşünüyorum. Umarım onun için olumsuz bir durum yoktur ve planlayacağımız bütün her adım yerinde ve zamanında olur.
Aklıma takılan bir başka konu ise, Polonya’nın soğuğu ve orada giymem gereken elbiselerin türleri… Doğal olarak bunları düşünüyorum çünkü hayatımda hiç soğuk bir şehirde uzun bir süre, kışı yaşamamıştım. Bavuluma çok fazla koyacak eşyam olmayacağını düşünüyorum tabi bunu annemin “Şunları koy!” emirlerini göze almadan söylüyorum. Bir de anne faktörü var tabi. Evladını gavur ellere, uzun bir dönem için gönderiyor. Gerçi bir sorun olsa bile Türkiye’ye 3-3.5 saatte dönebilirim.
Gitmeden önce düşündüğüm bir başka şey ise internetin olup olmaması, eğer varsa da hızlı olup olmaması. İnternet benim dış dünyaya açılan bir kapım. Dolayısıyla ailemle ve Türkiye’deki arkadaşlarımla iletişim halinde olmam gerekecek. Bu yüzden de internet benim elim kolum olacak. Bir de mobil internet sorunu var ki onu nasıl halledeceğimi bilmiyorum. Mutlaka orada bir GSM hattı alacağım fakat internet durumu ne olacak orası muamma. “Hele bir gidelim de…”
Sanırım şimdilik düşündüklerim bu kadar. Bir sonraki günler, işler biraz daha netleşecek ve netleştikçe heyecan biraz daha artacak. Umarım Erasmus Programı ile ilgili düşüncelerimi güncel olmasa bile her hafta yazabilirim. Diğer yazıda görüşmek üzere…