Son 15 gün. Mutlu sona yavaştan yaklaşıyoruz. Asıl hayat 15 sonra başlıyor. Yapmam gerekenler hala kafamda, sırasıyla onları yoluna koymam gerekiyor.
Dün ilginç bir olay oldu. Personel Şube’de bir komutanın verdiği işi şube müdürünün odasındaki bilgisayarda yapıyordum. İşi veren komutan tugaylardan birinden telefon geleceğini, bir astsubayın ismini vereceklerini söyledi. Ben de tamam deyip işime devam ettim. Yapmam gereken işi tam bitirmiştim ki bir telefon çaldı. Komutanın bahsettiği taburdan arıyorlar sandım ve telefona baktım. Komutanın biriydi. Aramızdaki konuşma aynen şu şekilde:
“Şube komutanı orada mı?”
“Hayır komutanın, burada değil.”
“Sen orada mı çalışıyorsun?”
“Evet komutanım.”
“Ne kadar süredir orada çalışıyorsun?”
“İki üç hafta oluyor komutanım”
“Yetkili kim var orada?”
“Uzman çavuş komutanım”
“Üsteğmen (burada yanlış anlıyor) beni arasın.”
“Komutanım, isminizi alabilir miyim?”
“ERKAN BAŞKANI.” – Burada ben şok.
“Emredersiniz komutanım.”
Meğer erkan başkanıyla konuşuyormuşum iki saattir. O şaşkınlıkla üsteğmeni aradım ama bulamadım. Uzmanın yanına gittim ve ona anlattım durumu. Pek sallamadı. Sonra ilerden üsteğmen geldi ve erkan başkanının aradığını söyledim. Sonra da işime devam ettim.
Bugün yine bilgisayar başında harıl harıl çalışırken bir komutan girdi içeri. Kimin girdiğibi görmedim, yanımdaki uzman çavuş kalktı diye otomatik olarak kalktım. Kafamı bir çevirdim ki erkan başkanı. Omuzunda çelenki ve yıldızlarıyla gelmiş. Beni gösterip “Bu çocuk yarın bir gün gittiğinde dışarıda asker bilgisayar işinden anlamıyor derse ne olur?” dedi. Ben de “Estafurullah komutanım” dedim. Bunu dedikten sonra gitti. Ortada benlik bir durum yoktu. Komutanlarla ilgiliydi. Bana telefona bak diyen komutan “Erkan başkanıyla sen mi konuştun?” dedi ve ben de olayı anlattım. İşlerimizi halletmeye çalıştık. Saat altı gibi bitti ve hemen yemek yemeye gittim. İçtima daha yeni alınıyordu. Komutandan izin isteyip yemeğe gittim. Yemekten sonra sıraya geçtim. Selim yanıma gelip “Erkan başkanıyla sen mi konuştun?” dedi. Evet dedim. “Aferim, üsteğmeni fırçalamış senin yüzünden” dedi. Sanki suçlu benmişim gibi. Güya bir de üç aydır orada çalışıyorum demişim. Yukarda bu konu yüzünden tartıştık. Daha ne olup bittiğini anlamadan hemen suçlamaya başladı beni. Boş durur muyum? Tabiki hayır. Ben de ağzıma ne gelirse söyledim. Sonra barıştık tabi.