Ekim

14 Ekim 2015

Son 14 gün. Sadece iki haftam kaldı. Bugün akşama kadar bir sorun yoktu. Erkan başkanı olayından sonra karargah binasına çekinerek girdim. Benim yüzümden komutanlar laf yemişti. Konunun benimle bir ilgisi olmayabilir ama sonuç olarak etkilenen yine ben oluyorum. Akşam bölükte pek sevmediğimiz bir komutan nöbetçiydi. Akşam içtiması öyle böyle, bir şekilde alındı ve yukarı çıktım. Ayaklarımı şöyle bir uzattım. Biraz binanın içinde dolaştım. Terhisi yaklaşan iki arkadaş gece tostçusuna giderken beni de çağırdı. İlk başta evet dedim, daha sonradan vazgeçtim. Bir ton vaktimi alacaktı. Zaten gece devriyem vardı, erken yatmam gerekiyordu. Koğuşa geçip yattım. Biraz oyalandıktan sonra uyudum. Biraz uyuduktan sonra hayal meyal içeri birinin girdiğini, lambayı yaktığını gördüm. Daha sonra yüksek bir ses duydum. Firar vardı. Herkes uyandı, yataktan kalktı ve aşağıya içtima alanına gittik. İçtima alındı zar zor. Sevmediğimiz komitan geldi. Bizi sağa sola döndürdü, istikamet verdi, egildik kalktık, bir o yana gittik bir bu yana. Daracık alanda oradan oraya kostuk.  Hayvanları dar bir yerde eğitmeye çalışırsın ya, işte öyle oldu bizimkisi de. Duruma şikayetçi olanlar da vardı, alay edercesibe “zevk alıyorum” diyenler de. Bu zevk alan arkadaş yüzünden de istikamet yedik bir güzel. Bölük komutanı gelse de şu duruma bir dur dese dedik içimizden. Neyseki fazla vakit geçmeden geldi. Firar olduğunu sandıkları bölüğe gittiklerini, oradan gece tostçusuna geçtiklerini anlattı. Gece tostçusunda içeride beş on kişinin tost yediğini görmüşler. Ulaştırmaya giden 94/4 geubunun da gizlice kendilerinden kaçtıklarını (neden böyle bir şey yapmışlar anlamadık) söyledi. Biraz nutuk attıktan sonra bizi bıraktılar. Sinirlenmiştim, hayvan gibi oradan oraya sürülmemizi kaldıramamıştım. Kendime yediremedim.