Son iki gündür A Single Man filminin etkisindeyim. Filmi uzun zaman önce izlemiştim fakat daha sonra karşıma çıkan soundtrackleri filmi tekrar hatırlamama neden oldu. Parçaları dinledikçe yaşadığım hayatı sorgulamaya başladım. Biraz ergence geliyor olabilir. Sorguluyorum ve şuan için kendimi çoğunluğun arasında bastırılmış azınlıklar gibi hissediyorum. Duygularımı dışa açamam, normal karşılanmayabilir. Hatta direk söylüyorum, normal karşılanmaz.
Denizin içindeki kum tanesi olmayı istemez insan. Duygularını, düşüncelerini özgürce ifade edebileceği bir ortam, bunları anlayabilecek bir topluluk ister.
Şu aralar sevmek aklımda şekillendiği kadar ruhumda da şekillenmeye başlıyor. Bir insanı sevmek, onunla bütün bir ömrü geçirmek, insanı hakkı olan bir adet yaşamı iyi değerlendirdiğinin bir göstergesi.
Hayata daha yukarıdaki pencerelerden bakan bir kişi hayal ediyorum. Onu sevdiğimi, bir ömür boyu onunla yaşadığımı hayal ediyorum. Onun dışındaki her şeyin önemini yitirdiğini görmek istiyorum. Sadece o hayatımda olsun, onunla olayım. Uzaklarda, kimsenin gitmek istemediği kadar uzakta, onunla yalnız olmayı diliyorum. Para falan hikaye…