Ocak

15 Ocak 2019

Bugün nüfus müdürlüğündeki işlerimi halledebilmek için işe gitmedim. Ondan önceki gün müdürlükten randevu almadan önce patrondan izin aldım. Sabah yedi buçuk gibi kalkıp duşumu aldım ve sekiz yirmi gibi yola çıktım. Halletmem gereken üç iş vardı: yeni kimlik çıkarmak, yeni sürücü belgesi çıkarmak ve ikametgah değiştirmek. İlk iş kimlik kartını çıkartmak oldu, çünkü çok fazla bir şey gerekmiyordu, gayet basit ve kolaydı. Binaya gittiğimde kapıda çok fazla kişinin beklediğini gördüm. Saat tam sekiz otuz değildi, o yüzden bekliyorlardı. Sekiz yirmi dokuzda bile kapıyı açmadılar. Yukarı çıkıp numaramı aldım ve sıramı bekledim. Randevum sekiz otuzdaydı ama beni sekiz kırkta aldılar. Bir dakikayı bile önemseyen insanlar, beni on dakika geç almışlardı. Parmak izimi aldıktan sonra bana geçici bir kimlik belgesi verdi ve halihazırdaki kimliğimi bir kaç yerden deldi. Elime bir kağıt verdi ve yan taraftaki şefe imzalatmamı söyledi. O şef de sürücü belgesine bakan bölümün şefiydi. Biraz bekledim ve sohbetlerini dinledim. Prenses isimli bir tatlıdan bahsediyordu övüne övüne. Ben de sohbete girdim ve bana anlatmaya başladı. İnsanları bilirsin, sevdikleri şeyleri anlatabilecekleri birilerini bulduklarında bütün ilgilerini o kişiye verirler. Oradan çıkıp sağlık raporu almak için Taksim’deki devlet hastanesine gittim. Alt katta bir kadın vardı ve sürücü belgesi yenilemek için sağlık raporu almak istediğimi söyledim. Bana iki yüz liraya mal olacağını, özele gitmemi önerdi. Çok şaşırdım ama haklı olabilirdi. Heyetten sözetmişti, belki de herkesten bu kadar para alıyorlardı. Oradan çıkıp annemi aradım ve kan grubumla ilgili bir iki soru sordum. Sonra da Acıbadem’i aradım. Bana yardımcı olamadılar. Metroya binim Şişli’de indim ve Akatlar’daki aile hekimime gitmek için otobüs bekledim. Hava soğuktu ve otobüs de bir türlü gelmedi. Belki de bir öncekini kaçırmıştım. Yarım saat sonra bir tanesi geldi ve bindim. Tam da aile sağlığı merkezinin önünde indim. Aynı şeyleri tekrar anlattım ve oradaki görevli benim buraya kadar gelmeme gerek olmadığını söyledi. Ben de aile hekimimi nasıl değiştirebileceğimi sordum, internetten yapabileceğimi söyledi ve siteyi gösterdi. Bir hasta adamın yanında yaşlı bir kadın vardı. Devletin bu sistemiyle ilgili bir şey söyledi ve yanındaki adam da araya girip şükretmesini bilin, devlet size sağlık hizmeti veriyor işte şeklinde bir şey söyledi. Belli ki AKP’liydi, pek bulaşmadım ama teyze iyi bulaştı adama. Sesi duyan doktor yanımıza geldi ve benim işimin çok olmadığını anlayınca beni sıradan aldı. İçeri girip bir fotoğrafımı çektikten sonra dışarıdaki formu doldurmam gerektiğini söyledi. Dışarı çıktım ve formu doldurmaya başladım. Formdaki cevapların hepsi neredeyse Hayır’dı. Formu doldurdum ve görevliye verdim, doktor yaşlı kadını içeri almıştı, dışarı çıktıktan sonra benim işaretlediğim formu aldı ve “bu adama mı şimdi sağlık raporu vereceğim” dedi. Şaşırdım. “Son yazana bir bak bakalım” dedi. En son kısımda “iki gözüm de iyi bir şekilde görüyor” yazılmış ve ben yukarıdaki bütün sorulara hayır işaretlediğimden buna da hayır’ı basmışım. Bu soruya herkes düşmüş, ben de düştüm. Normalde her soruyu okurdum ama acelem olduğu için birden işaretledim hepsini. Bu şekilde bir çıkış yapmasına sinirlendim ve düzelttim o kısmı. Görevli adam bana dönüp bunu doktora imzalatmanız gerekiyor dedi. Dışarı çıktım, bi baktım ki doktor dışarıda AKP’li adamla sigara içiyor. Kendi kendime dedim ki “ulan bu adam bana bu adama mı sağlık raporu vereceğim değil miydi?”. Gittim yanına, dedim ki “doktor bey, sigara mı içiyorsunuz? Ben sigara içen bir doktora sağlık raporumu imzalatmam” dedim. Zuhahaha. Ayrıca “o maddenin üstündeki diğer maddeleri okumamış olsaydım Hayır’a işaret koymazdım” dedim. Yanındaki adam “sen sigara içmiyor musun?” dedi. “Şimdiya kadar ağzıma bile almadım” dedim. Neyse, doktor imzaladıktan sonra kızıyla ilgili bir şey sordu bana. Oradan ayrıldım, yarım saat beklediğim otobüse ilk defa bu kadar kısa süre bekledim. Oradan Levent’e geçtim ve metroyla Taksim’e. Koştura koştura nüfus müdürlüğüne geçtim. Görevli polisti, evraklarıma baktı ama yatırmam gereken paranın az olduğunu söyledi. İnternetten, hem de Gelir İdaresi Başkanlığı’nin kendi sitesinden yatırmıştım parayı, kredi kartıyla, nasıl az olabilir? dedim. O da bana PTT’e iki lira daha yatırmam gerektiğini söyledi. Neyse, oradan ayrıldıktan sonra Türk Alman Kafe’sine gittim ve bir Berliner bir de şekerli bir çörek aldım, Dexter’in evine gittim. Çok hastaydı, gece öksürmekten uyuyamamış. Birlikte biraz konuştuktan sonra Avusturya Hastanesi’ne gittik. Doktor domuz gribi olabilir dedi ve bize hemen teste gönderdi. Burnuna bir kulak çöpü gibi bir şey sokup çıkardı laboratuvardaki adam ve dışarıda bekledik. Bu arada ben de Karaköy’deki PTT’e gittim ve parayı yatırdım. Döndüğümde Dex hala orada bekliyordu. Sonucu aldık ve doktorun yanına gittik, doktor da bir sorun yok dedi. Sadece dinlenmesi gerektiğini ve toplu alanlardan uzak durması gerektiğini söyledi. Spora da gidemeyecekti. Oradan çıktıktan sonra Galata’daki eczaneye gittik ve ilaçları aldık. Hemen karşısındaki Migros’a geçtik ve bir şeyler aldık. Eve kadar taşıdım ve sonrasında poşetleri ona verdim. Kendi evime geçip kira kontratının aslını aldım. Nüfus müdürlüğüne gittim tekrardan ve polis memur bu kez işimi tamamladı. Oradan da İstiklal’deki notere gittim. İlk önce ne kadara mal olacağını sordum. Veznedeki abimiz doksan yedi lira olduğunu söyledi. Göze aldım ve işlemi yaptırdım. Koştura koştura yine müdürlüğe gittim. Sıra için numara almaya çalıştım ama daha önceden aldığım için numara vermedi. Ben de o kısmın şefinin yanına gittim. O da beni oradakilerden birine gitmemi söyledi. Hemen karşı masasında oturuyorlardı. Hemen araya girdim, işimi hallettirdim ve eve döndüm. Biraz uzandıktan sonra çok yorgun olduğumu farkettim. Dexter’e yazdım ve bana kustuğunu söyledi. Ona götürmem gereken şeyleri aldım ve hemen yanına gittim.