Ağustos

16 Ağustos 2012

Bugün biraz sıkıntıdaydım. Bir yandan henüz almadığım uçak bileti pahalı olacak diye düşünürken bir yandan da pasaportu, vizeyi ne zaman alacağımı düşünüyorum. Pasapost işi kolay gibi görünüyor ama vizede herhangi bir sorun çıkması durumunda Ankara’dan Adana’ya tekrar gelmem gerekebilir. Vize tarihimi uçak bileti aldığım tarihten geç verirlerse yanarım. Eğer vize sonucu geç açıklanırsa bu kez uçak bileti cebimi yakar. İşte böyle saçma sapan ikilemlerin arasında kaldım.

Almanya’ya direk giriş yapabiliyormuşum, daha yeni öğrendim. Gözde’den Markus haberi geldi. Sanırım Markus’un yanında kalamayacağım. Gözde’nin bulunduğu yurtta kalabiliyorum. Yatak sıkıntısı varmış ama aslında o benim için bir sıkıntı olamaz. Önemli olan yatakta yatmam değil, kendimi güvende hissetmem. Eşyalarımı üst üste koyar yine yatarım, sorun değil. Zaten 5 gün kalacağım için Berlin’de çok da fazla sorun olmaz benim için. Eğer Gözde için bir sorun çıkarsa o zaman otomatik olarak benim için de sorun çıkmış oluyor. Bakalım, sabah ola hayrola…

Bugün foursquare ile ilgili iki görüşmem vardı. Birincisi Turgut Özal Bulvarı’nda bulunan Neşve Çay – Kahve Evi’nin sahibi Murat Tosmur ile, ikincisi ise Nehan’ın arkadaşı Nihan Çalıklı ileydi. İkisi de eğlenceli geçti. Çok keyif alarak sohbet ettiğim kişilerdi. Murat abi ile sanki normal bir arkadaşmışız gibi sohbet ettik. Aslında olması gereken de buydu. Hiç kimseyi kendime yabancı görmem. O yüzden herkes bana bir elektronun çekirdeğine yakın olduğu kadar yakın. Murat abi ile Neşve’nin mekanını satın aldık. Ona foursquare’nin işletmeler için ne kadar faydalı olduğunu anlattım. Daha sonrası da zaten kişisel konularla ilgiliydi. Bu arada Murat abi, ben gelir gelmez bir şeyler ısmarlamaya başladı. Ben hayır dedik sıra Murat abi bir şeyler istiyordu benim için. Ayvalık tostu, çay, su, Neşve Special, su, buzlu kahve… Hala da Yaklaşık 3 saat Murat abinin yanında kaldım. Daha sonra Nihan’la buluşmak için Kaktüs’e geçtim. Beni yaklaşık 45 dakika beklemişler. Nihan’ın yanında (sanırım) erkek arkadaşı da vardı. Epey bir sohbet ettik. Foursquare’nin faydalarını hiç bu kadar detaylı anlatmamıştım. Bazen ben bile foursquare’i anlatırken anlattıklarımdan etkileniyorum (hehe..). Nihan’lardan sonra IEEE’den arkadaşım Sami ve onun ev arkadaşı ile karşılaştım. Sohbet ede ede yürüdük Çingene’ye kadar. Sonra da geri döndük ve eve kadar yapayanlız yürüdüm her zamanki gibi.

Eve geldik de ne oldu. Geçtim bilgisayarın karşısına, foursquare’deki special resimlerini Foursquare Adana’ya ekledim. Sonra da bizimkiler gelir gelmez başladı bir erasmus sohbeti. Vizeyi napacaksın, pasaportu napacaksın… Bunun üzerine internetten araştırmaya başladık. Vize için ilk olarak başvuru formunu doldurmak gerekiyor. O formu bulana kadar anam ağladı, yanımdaydı zaten kendisi de. Sonunda buldum da doldurmaya başladım. Çok meşakkatli bir süreçmiş bu vize işlemi. Falanı da var filanı da var. Neyse ki çok fazla sorun çıkarmıyorlarmış. Göreceğiz!

Yarın, saat itibariyle bugün, sabah üniversiteye gidip pasaport ile ilgili belge/lerimi alacağım. Daha sonra babamın yanına gidip oradan da pasaport dairesine gideceğim. Babamın bir arkadaşı varmış, merak ettiğimiz soruları ona sorabilirmişiz. Sabah üniversiteden belgelerimi eksiksiz alabilirsem, yarın da pasaport işlemini halledebilirim. Zaten pazar günü ramazan bayramı, muhtemelen sonraki iki gün tatil olur. Çarşamba gününe vize için randevu alabilirim. Umarım herhangi bir sorun çıkmaz.

Ablamı, İpek’imi, İlker abimi çok özledim. Altı yedi aydır görümüyorum onları. Bu vize döneminde onlarda kalacağım bir süre. İpek’im, çok özledi seni dayın.