Ağustos

16 Ağustos 2013

Biraz canım sıkkın biraz. Ne yapacağımı bilemememden kaynaklanıyor. Bir şeyler yapmaya çalışıyorum ama başarılı olamıyorum gibi geliyor. “Başarı birden olacak bir durum değil, zaman ister” gibi özlü sözler geliyor aklıma, yine de bırakıyorum. Bol bol yazı yazmak istiyorum, bildiğim şeyleri paylaşmayı… Sanırım paylaştığım şeylerin okunmasını istiyorum herkesin istediği gibi. Kafam davul gibi olmuş, şişip patlamaya hazır durumda. Rock dinliyor olmam bunun birkaç nedeninden biri olabilir.

Son bir haftadır, staja başladığımdan beri, çalışan insanların hayatlarını nasıl yönettiklerini anlamaya çalışarak geçirdim. Sabah erken bir saatte çık, işe gel, yapılması gerekenleri yerine getir, insanlara hoş görün, yemek ye, işe geri dön, onları bitirmeye çalış derken bir bakmışım saat olmuş altı. Altı buçukta servise bin, evine gidene kadar yedi olsun. Yemek ye, duş al, bilgisayarı aç derken saat olsun dokuz. Dokuzdan sonra ne yapabilirsin ki? Bir şeyler yapabilmek için her güne özel bir plan yapman, bunları arkadaşlarınla paylaşman gerek. Bir de şöyle bir durum var. Arkadaşların sana uymaması – sıkıcı bir durum çıkması, kişisel nedenler, ailevi nedenler vs. – durumunda, dımdızlak ortada kalma olayı ve animelerdeki gibi yüzünün sağ üst kısmında şaşkınlık damlası oluşması. Zor bir durum anlaşılan. Muhtemelen herkes böyle düşünüyor fakat işlerine alıştıktan sonra herşey yoluna giriyor. Artı, para kazanma duygusu…

Aklımda bu tip şeyler dolaşıyor şu sırada. Avrupa’dan gelmek benim için zor oldu. Hala “Ne işim var burada?” diyorum. Önceki yazılarımda da bahsetmiş olabilirim ama odun bir insan olmayı isterdim. Çok odun gördüm, mutluydu. Farkına varmadan belki de öyle ölecekler. Ne var ben de öyle göçsem.