Kasım

18 Kasım 2013

Bugün kendimi pek iyi hissetmiyorum. Muhabbet kuşunu eğitmeye çalışıyordum kendimce fakat kendime hakim olamadım sanırım. Hayvanı biraz incittim.

Henüz bir aylık. Kanatları ağırlığını rahatça taşıyor, her yere uçmaya çalışıyor. Sabahları biraz huysuz oluyor ama akşamları ele avuca sığmıyor. Elime konduğunda başını etrafa ucatarak uçmak istediği yeri hedefliyor ve atılıyor. Dönüyor dolaşıyor aynı yere, balon lambaya konuyor. Balon lambanın ortasındaki deliklerden düşerek balonun içine düşüyor. Oradan da kafasını aşağı inmek istiyorcasına çıkarıyor ve çıkmaya çalışıyor. Devamlı aynı şey… Elimle çıkarıyorum, uçuyor, lambanın üzerine konuyor, içine düşüyor, çıkarıyorum ve yine uçuyor… Dört beş kere böyle uçunca, sinirlenip ilk önce balon lambayı çıkardım. Sonra, tekrar uçtu, lambayı bulamadı, etrafta tur attı, kilden yapılmış bir duvar şablonuna kondu. Onu da kaldırdım ve tekrar uçmasını sağladım. Kitaplığa kondu. Kitaplığı örttüm. Etrafta defalarca döndü ve perdeye çarptı, düştü. Tekrar aldım, tekrar uçurttum. Döndü dolaştı, başka bir şeye konmaya çalıştı ama başaramadı. Uçmaya devam etti, perdeye çarptı yere düştü. Dört beş kere yerden aldım ve uçurttum. Elime kondu ve döndürerek uçmasını sağlamaya çalıştım. Bu kötüydü, yapmamam gerekiyordu, biliyordum. Kontrolümü kaybetmiştim, elimde sımsıkı tutunuyordu ve ben de hızla dönüyordum. Bir anda, tutunamadı, duvara çarptı. Ne olduğunu ben bile anlayamadım. Yapmak istediğim şey bu değildi aslında. Neden yaptığımı da bilmiyorum. Kendimi kontrol edemiyorum. Duvara çarptı, yere düştü. Kafasını çarptığını düşündüm o hızla, belki de öyle olmuştu. Yerden aldım, iyiydi, iyi görünüyordu. Parmağıma kondu. Anlamıştı. Uçtuğunda tutunacak yeri olmadığını ve uçmanın bazen zararlı olduğunu anlamıştı. Ben de anlamıştım. Sabrımın taştığında neler yapabileceğimi görmüştüm. İçimdeki “zarar verme” içgüdüsü uyanmıştı. Evet… Zarar veriyorum. Bunu yaparken de acı çekiyorum. Kendimi kötü hissediyorum. O küçük kuşa bunu nasıl yapabildiğimi hala aklım almıyor. Canım çok sıkkın. Kafesinden ceza olsun diye aynasını çıkarmıştım. Aynayı bulamadı ve kafesin sol üst kısmına çıkarak tellere tutundu, öylece uyumaya çalıştı. Onu öyle görünce “Neden böyle bir şey yaptın Caner?” dedim kendime. Dayanamadım faha fazla. Sevdiği aynasını kafesine yerleştirdim ve elimle onu aynasının ayaklığına yerleştirdim. Şuan üzerinde ve uyumaya çalışıyor.

Kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Hemde hiç.