Tanıdığım birçok kişi yabancıymış gibi. Yaşımız ilerledikçe bir şeyler değişiyor, bunu kabul edebiliyorum fakat insanların yüzlerindeki sahte ifadeler gün geçtikçe daha da kalıcı hale geliyor. Belki de onların normal davranışları bana sahte geliyor, bilmiyorum. Arkadaşlarımla birlikteyken bir anda zaman duruyor, evet, resmen duruyor gibi oluyor. O anda insanların yüzlerine bakıyorum. Birbirleriyle olan etkileşimlerini, birbirlerine nasıl baktıklarını gözlemliyor; karşılarındakilerin yüzlerine bakarken düşünebilecekleri şeyleri tahmin etmeye çalışıyorum. Bunu gerçekten de yapıyorum.
İnsanların davranışlarını izlemeye bayılıyorum. Birbirlerine bakarkenki o yüz ifadeleri o an ne düşündüklerini çok iyi yansıtıyor. Tam tamına ne düşündüklerini bilmesem bile konu başlıklarını az çok belli oluyor. Hissettikleri duyguların ismini koyabiliyorum. İnsan davranışları aslında çok basittir. İnsanlar hayatının yaklaşık yüzde atmışını farkında olmadan yaşarlar. Davranışlarının farkında olanlar ise bu oranı epey bir yukarı taşırlar fakat hiçbir zaman bu oran yüzde yüzü bulmaz. Hatta yüzde sekseni bile bulmayabilir. IQ’su belli bir seviyenin üstünde olan insanların bazı şeyleri yaparken normal insanlardan daha çok farkında olarak yaptığı söylenir. Peki ya diğerleri? IQ’su uçuk olmayıp da gerçekten bulunduğu zaman diliminde bir çok şeyin farkında olanlar? İşte onlar kendilerini geliştiren insanlar. Çok farklı kaynaklardan yararlanıp farklı kişilerle irtibata geçerek bilgi üstüne bilgi katanlar. Üst üste gelen bilgi sayesinde de farkındalıklarını artırıyorlar.
Neyse çok uzattım. Bugün bir arkadaşımın doğum günüydü. Çıkışta kendisiyle biraz konuştum ve her erkeğin olduğu gibi kız arkadaş eksikliğinden yakındı. “Yaş geldi geçiyor” psikolojisine girmiş, üzüldüm. Yolda yürürken kendimi düşündüm ve vardığım nokta:
Sevgilim yok, çünkü arkadaşlarıma tapıyorum.