Ağustos

22 Ağustos 2014

Kopup ayrılan bir buz dağının üstünde gibiyiz biraz. Değerlerimiz buz dağının görünen yüzü adeta. Suyun biraz altında değerlerimizi koruyan kültürümüz, onun hemen altında da dilimiz yatıyor sanki. Kültürümüz değerlerimizi, dilimiz de kültürümüzü koruyor gibi… Gün geçtikçe erimeye başlıyoruz altan alttan. İlk önce dilimiz yozlaşıyor, sonra kültürümüz unutulup gidiyor. Tükeniyoruz ama hala suyun üstündeyiz.

Altını düşünen kim?

Sözcüklerin bir ağırlığı vardı eskiden. Sözlerin bir değeri vardı, gerçekten. Tutamadın mı utanırdın, yüzün kızarır, konuşamazdın. Şimdi hepsi yavaş yavaş yok oluyor. Geriye ne sözün arkasında duran insanlar kalıyor, ne de tutulamamış sözlerin altında ezilip kalanlar.

Artık her şey ya yapay, ya da yüzeysel.

Ne bir ağırlığı var, ne de gerçekliği.