On buçuktaki görüşme için sabah erkenden kalktım. Duşumu aldım, kahvemi yaptım ve dolaptan meyveli yoğurtumu çıkarıp salondaki masanın üzerine koydum. Yoğurttan biraz yedikten sonra üstümü giyinmeye başladım. Erken olduğunu biliyordum ama erkenden orada olmak istedim. Kahvemin de bir kısmını içtikten sonra yola çıktım. Saat dokuz elliydi. Otobüs aşağıdaki büyük caddeden geçiyordu, sokakların arasından kayarak takım elbisem ve gözlüğümle insanların bakışlarını üzerime çekiyordum. Durakta biraz bekledikten sonra otobüs geldi. Yaklaşık bir on beş dakika sonra tam da gideceğim yerin önünde indim. Saate baktım ve çok erkenden geldiğimi gördüm. Etrafta dolaşayım bare dedim ve saçma sapan bir yere yürümeye başladım. Sonra geri dönüp içeri girdim. Meğer orası şirketin iş yapan yeriymiş. Resepsiyondaki bayana iş görüşmem olduğunu söyledim. O da yanlış bina olduğumu, asıl binanın hemen arka tarafta olduğunu söyledi. Yavaştan oraya doğru gittim. Birkaç insanı görünce acaba orası mı diye biraz onlara doğru gittim. Görevlilerden biri bana nereye gitmek istediğimi sordu ve beni garajın girişindeki kulübeye gönderdi. Nedense bu kulübeyi oradan geçerken görmemiştim. Arka taraftan geldiğimi, girişin aslında diğer tarafta olduğunu söyledi. Kimliğimi verdi ve bana gideceğim yolu tarif etti. Neyse, resepsiyona ulaştım. Beni insan kaynaklarından biri karşıladı. “Yaklaşık kırk kırk beş dakikanız var mı test için?” dedi. “Evet, var” dedim. Beni bir odaya götürdü. Oda internet kafe gibiydi, yan tarafları kapalı masalarda bilgisayarlar, bilgisayarların önünde de bir şeylere tıklayan insanlar vardı. Ekranı güzel olan bir bilgisayar seçtim ve oturdum. Bana neler yapmam gerektiğini söyledikten sonra görevli gitti. İlk önce kendi sistemlerinde CV’mi doldurdum. Normalde bunu bizden oraya gelmeden önce isteyebilirlerdi. Doldurduktan sonra test aşamasına geçemedim, ekran hata verdi. Resepsiyona gittim ve bana görevlinin birazdan orada olacağını söyledi. Görevli geldi, bilgisayarda bir şeyler yaptı, olmadı. Yandaki bilgisayarı denedi, birkaç hata aldıktan sonra test ekranı çıktı. Ceketimi aldım ve yan tarafa geçtim. İyi bir izlenim değildi açıkçası. Testin ilk etaplar kolaydı ama daha sonradan zorlaşmaya başladı. Tamamladıktan sonra odadan çıktım ve aynı kadın odadan salona doğru benim ismimi çağırdı. Koridordan geçerken buradayım dedim. İki sandalye bir masanın bulunduğu odaya geçtim. Bir süre sonra da insan kaynaklarından başka biri geldi. Bana emaili atan kişiydi. İşi konuştuk, güzel bir konuşmaydı ve bana neler yapmam gerektiğini söyledi. Bu durum hoşuma gitti, başka bir yerde bunu yapmıyorlar. Çıkmadan önce bir sonraki görüşmenin olacağını söyledi. Oradan ayrıldıktan sonra yine arka taraftan çıktım ve aradım. “Şimdi mi gidiyoruz, yoksa eve geldikten sonra mı?” bana, “takım elbise var ve hava çok sıcak” dedi. “Tamam, eve geliyorum o zaman” dedim. Biraz ilerideki duraktan otobüse bindim ve yine o büyük caddenin bir kısmında indim. Yukarı doğru dik yokuşta tırmanırken eski bir ev ve önünde bir incir ağacı gördüm. İlk önce fotoğraf çektim, sonra bir de ağaçla çektim. Tam ikinci fotoğrafı çekiyordum ki önümden bir araç geçti ve adam bana bir şeyler söyledi. Duymamıştım, kulaklığım vardı. Aldırmadan tırmanmaya devam ettim. Eve geldim ve üstümü çıkartıp rahatladım. Sonra dışarı çıktık.
Ağustos