Mart

4 Mart 2014

Yazıya başlamadan önce omuz silktim resmen, bilinçsizce yaptım. Şuan neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyorum, ama gülüyorum ne kadar belli edemesem de. Muzik dinliyorum şuan. Günün belli kısımlarında burada sana yazmak istiyorum. Önceki yazılarımı okuduğunu biliyorum. Şuana kadar kimse yokmuş gibi yazıyordum, arkamı dönmüş, arkamdayken. Bugün hayatımda değişen birşeyin olmadığını farkettim. Uyandım ve pencereden baktım. “Bu ne lan? Dünün aynısı.” Aynı binalar, aynı hava, aynı araba markaları. İçindeki insanların don renkleri bile aynı, süt beyazı. Neden beyaz değil de süt beyazı? Çünkü ben süt beyazıbı seviyorum. Dünyada hiçbir şey gerçek beyaz değil. Beyaza en yakın süt beyazı. (Bana yumurta beyazıyla, rakıyla gelme, yalvarırım) Spotify dinliyorum. Güzel parçalar var burada, çok saçmalar ama sevdim öyle oluşlarını. Pişşt, orda mısın? Şuan uzanmış, telefondan yazıyorum, gece saat bir onbeş. Telefonumun ışığı etrafı aydınlatıyor, perdenin arkasından ışık geliyor.

Kafam benim kafam benim, içindeki sorular benim. Düşünsene, başka bir ülkede, başka bir şablonla dünyaya geldiğini. Ailenin farklı insanlar olduğunu, renginin siyah olduğunu. Şuan kendi halinden o kadar yakınıyorsun ki sihay olduğunda nasıl biri olacağını bile bilmiyorsun. Bilmesen bile bu seni her halikarda korkutuyor, değil mi? Aslında dünyadaki en iyi en uygun formda, senin için en insanlar seçildi. Senin seçmene bile gerek kalmadı, onlar zaten biliyorlardı. Çektiler, koydular seni dar bir alana, dünyaya indiğin ilk kapsüle. Kapsülden çıktın, çıkar çıkmaz insan ağlar mı? Sanki içerde çok mutluydun. Dönüp durup hu anı bekliyordun, hatta sabırsızlanıyordun. Neyse, çıktın içte. Emekledin, yürümeye başladın. Koştun, düştün, kalktın. İlk bisikletini sürdün. Şanslıydın, patenlerin vardı, kimsede yokken. Bi baktın ki ilkokulu bitirmişsin. Bilgisayar diye birşey yapmışlar. İçine de oyun koymuşlar. Sokağa inmene gerek kalmasın diye. Tam da annelere göre birşeydi aslında. Çocukları gözlerinin önünde büyüyecekti. İnternet kafeleri dolaştın sohbet etmek için. Halbuki mahallede buluşuyordunuz önceden. Ne oldu da uzaklaştınız, bir kutuyla yazışmaya başladınız? Ne bir ruh vardı, ne bir his. İnternet garip şey, evet garip. Liseye başladın yepyeni arkadaşların oldu. Zaman çok çabuk geçiyordu saçma sapan işlerle uğraşmış olsan bile. Bir bakmışsın üniversiteye girmişsin. Hala ergensin, unutma. Yavaş yavaş ortam yapıyorsun, arkadaşlarına “kanka” demeyi bir kenara bırakıyorsun. Artık birey oluyorsun. Mezun oluyorsun hemencecik. Ohh bee okul bitti anasını… Bitti de noldu? Hiçbir şey. Hayat daha yeni başlıyor demek isterdim ama o bi defa olur. İş, eş, ev, çocuk, torun derken bir bakmışsın yoksun.