Artık 2016 yazmaya alışmam lazım. Koskoca bir yılı da geride bıraktık. Yılın yarısını askerde geçirdim zaten, ne günlerdi ya, saçma sapan şeyler yüzünden güneşin altında o kadar oturuyorduk. Beş yaş küçük çocukların dediklerine kanıyorduk. Askerlik kesinlikle saçma bir durum. Hiç bir gereği yok. Herkesin yapması gerek falan diyorum ama yok ya, boşver. Biz yaptık, başkası yapmasın.
Bugünleri yine hiçbir şey yapmadan yiyorum. İşsiz olunca yapacak bir şey de olmuyor. Aslında yapmak istediğim ve bana faydası dokunacak bir şey var. Bakalım yürütebilecek miyim.
Fransızca çalışıyorum. Çok fazla olmasa da günde ortalama bir buçuk saat çalışıyorum. Aslında çok az bu saat. Çünkü yaptığım hiçbir iş yok. Günün bütünü ne yaparak geçiyor ben de bilmiyorum. Hani altı saat öyle böyle geçiyor desem, günde on saat de uyuyor olsam, geriye sekiz saat kalıyor. Bu sekiz saat nereye gidiyor bilmiyorum.
Kitap okumam lazım. Hatta bu yazıyı yazdıktan sonra okumam gerekiyor. Çok okumalıyım. Delilercesine okumak istiyorum ama yapamıyorum. Anlamıyorum. Sanırım bilgisayarı hayatımdan çıkarma vakti geldi. Bilgisayara sınırlamalar getirmem gerek.
Günlerim geçiyor. Vaktimi kesinlikle verimli kullanmam gerekiyor. Şuan elimde bir skala olsa faydalı işlere ve zararlı işlere ayırdığım vakti gösterse, ben kesinlikle eksi yedilerde olurdum. Şuan o durumdayım.
Kendime bir plan yapsam iyi olur. Uyamıyorum, uymam gerekiyor. Sıkacak ama yapmak zorundayım çünkü:
Hayat bir yarıştır.
Hızlı koşmazsan, ezilirsin.