Son bir haftadır, bir şirketten haber bekliyorum. Geçen hafta çarşamba günü mülakata çağırmışlardı. Bu hafta belli olması gerekiyordu fakat hala haber bekliyor olmam beni biraz kuşkulandırdı. Arkadaşlara şirketin ismini söylediğimde pek iyi şeyler söylemediler açıkçası. Sirkülasyon çok oluyormuş. Yani işçi alımları çıkarımları epey bir oluyormuş. Doğrusu nasıl bilmiyorum, abartıyorlar diye düşünüyorum. Bir işe mutlaka girmem lazım ama hala bekliyor olmam beni umutsuzluğa götürüyor. Boş bir insan olsam hadi neyse de bir özeleştiri yapacak olursam, gayet düzgün, yenilikçi, kolay kolay pes etmeyen, sabırlı, teknolojiyi yakından takip eden, insanlarla olan ilişkisi iyi biriyim. Olumsuz gösterebileceğim pek yönüm yok gibi bana göre. Benle birkaç gün takılan kişi zaten nasıl biri olduğumu anlar. Kendimi kanıtlama gibi bir olayım yok. Falan filan…
Söylediğim gibi, hala haber bekliyorum. Olursa güzel olur, olmazsa kısmet diyorum. Çünkü kendimi paralamama gerek yok. İşi istiyor muyum? İstiyorum. Ama ya olmazsa? Olmazsa olmaz işte. Bunun bir açıklaması olmaz ki. Kendilerine göre uygun biri değilmişim der, önüme bakarım.
Dün Halil’le buluştuğumuz son gündü. Üniversiteden yakın arkadaşlarla toplanmak istedik. Mekan olarak da Ziyapaşa Bulvarı’ndaki Caribou Coffee’yi seçtik. Tabi karnavalın o gün başladığını bilmiyordum. Ta ki arkadaş mesajla yazana kadar. Ziyapaşa’ya otobüsle gidebilmek için Duygu Kafe’ye gittim. Gençlik Parkı epey kalabalıktı. Nedir bu kalabalık derken motorsikletlileri gördüm. Üstüne arkadaş da karnavalın olduğunu mesajda söyleyince “eyvah” dedim. Yer bulabilir miyiz? İki bayan arkadaş sosyete mekanı olan Big Chefs’e girmişler. Oturup bir şeyler içmişler. Tabi ben o tip yerleri sevmiyorum. Kendini burjuva zanneden insanlar, almış ellerine çatal bıçak, tın tın tın önlerindeki avuç kadar yemeği yemeye çalışıyorlar. Haklılar aslında, o kadar para verdikten sonra ben de olsam ben de azar azar yerim. Tabi böyle bir şey olmayacağı için… Biraz oturduk, diğerlerinin nerede olduğunu merak ettik. Bu arada arkadaşlardan biri “burada oturalım, burası güzel” dedi. “Ya, böyle kasıntı bir yerde oturmak hiç bize göre değil” diyecektim. Hem bizim amacımız, hep beraber oturup güzelce sohbet edebilmek. Hatta sırf bu yüzden sessiz bir yere gidelim diyorduk. Big Chefs’te o kadar çok ses vardı ki, insan karşı oturduğunun sesini duyamıyordu. Hem pahalı, hem sesimizi duyamıyoruz. E ne anladık? Hayır, yani bu tip lüks yerlere karşı değilim, bana göre kendileri lüks de sayılmaz ama, sevmiyorum işte. İçindeki insanların davranışlarını, onların bağırarak konuşmalarını, birbirlerine küçümseyerek bakışları hiç hoşuma gitmiyor. Neyse, bir erkek arkadaş geldi, onunla birlikte çıktık hep beraber dışarı. Caribou’ya gittik, üst katta Halil vardı. Oturduğu yer üç kişilikti, bize yedi kişilik yer lazım. Cam kenarında bir yer bulduk ama orası çok dar geldi. Arkadaşla dışarıda yer bulur muyuz diye baktık ama bulamadık. Sonra “Şu Starbucks’a mı bir baksak” dedim ve oraya gittik. Üst kat bomboştu. İnsanların hep oturmak istedikleri bir köşe var, oranın boş olduğunu görünce hemen oturduk, diğerlerini çağırdık. Onlar da karşı taraftan geldiler yanımıza. Son iki kişi vardı gelmeyen, onlar da bir süre sonra geldi. Konuşmaya başladık. Konular genelde yüksek lisansla ilgiliydi. Benlik bir durum olmayınca pek ilgimi çekmedi. Halil’in de ilgisini çekmiyor gibiydi ama herkesin yüksek lisans yaptığını öğrenmesi, onu biraz şaşırttı aslında. Biraz da garipsedi. Kendisi mühendislikle alakasız bir işte çalışıyordu. O gece pek konuşmadım, sadece konuşanları dinledim. Saat ona doğru gelince ilk önce bayanlardan biri kalktı, yarım saat sonra da hep beraber kalktık. Arkadaş arabayla sağolsun hepimizi evinin yakınına bıraktı. O gün benim için pek verimli geçmedi. Halbuki verimli geçeceğini düşünüyordum. Arkadaşlarla hoş vakit geçirmek, verim ölçütü.
Gece eve gelir gelmez beni aldı bir karamsarlık. Oturdum SAP çalışmaya başladım. SAP de oturup çalışılacak bir şey değilmiş. İlla ki bir şirkete girip orada öğreneceksin. Youtube’de SAP anlatan bir Hintlinin videolarını buldum. Ondan çalışayım diyorum.