Bu aralar yeni yeni ders çalışmaya başladım. Adam akıllı ders çalışamıyordum, içimde bir istek yoktu. Yavaş yavaş tempomu artırmaya başlayacağım. Gerçekten zor bir süreç fakat nasıl üstesinden çıkacağımı az çok biliyorum. Bunu biliyorum fakat zamanın yeteceğinden emin değilim. Son zamanlara çok sıkışabilir, üzerimde stres yaratabilir diye korkuyorum. Kafamı az çok toparladım. Bir de evde ders çalışabilmeyi becerebilsem… Ne zaman masaya otursam mutlaka bana engel olan bir şey oluyor. Doğum günleri, akşam yemekleri, arkadaş istekleri çalışmamı engelliyor. Ne zaman dışarı çıkmam gerekse isteksiz olarak çıkıyorum – bazıları hariç. Uzun durduğum zamanlar, birlikte olduğum insanlarla vaktin ne kadar iyi geçtiğini gösteriyor. Gerçeği söylemek gerekirse, kısa durduğum zamanlar diye bir şey yok. Genelde çıktığım zaman hep uzun kalıyorum, arkadaşlarımı seviyorum. Onlarla vakit geçirmeyi seviyorum. Bir kafede oturup bir yandan kahve içip diğer yandan sohbet edip arada sırada da telefonuma bakmayı seviyorum. Bunlar hoş zamanlar. Fakat bunların şuan için benim işime yarayan bir tarafı yok. O yüzden bu tip istekleri yarıda kesip yaptığım işime odaklanmalıyım. Ne kadar çok odaklanırsam o kadar çok ilerlerim. Ne kadar çok tekrarlı çalışma o kadar çok başarı. Bu hafta ikinci sınavlar var ve ben yine düşük puan alacağım – boring. Şimdi ara verdiğim için bu yazıyı yazdım, derse geri dönmem gerekiyor.
Öyle bir yarışa girdim ki…