Bugün 1995-2’lerin B grubunun yemin töreni vardı. Bölük olarak yemin töreninin amele işlerini bizim yapmamız gerekiyordu. Önceki gün hazır kıta olduğumuz için 12’ye kadar oturduk kantinde. O yüzden geç yattım ve sabahın köründe, beş buçukta uyandım. Az uyumaya alışmıştım artık, acemilikten kalma. Tıraşımı oldum, dişlerimi fırçaladım. Daha kimse kalkmamıştı, kamuflajımı giydim, milleti uyandırdım ve botlarımı giyip yemeğe gittim. Hazır kıta olduğum için yemin töreninde amelelik yapacaktım. Silahlıktan silahımı aldım, kantinin oradaki cephanelikten de kompozitimi ve hücum yeleğimi giydikten sonra askeri aracımıza atladık. Kocaman tır yüksekliğinde bir araç. Büyükçe tekerlekleri var. Herkes geldikten sonra tören alanına gittik. Tören alanının arkasındaki salondan sandalye ve diğer gerekli eşyaları teker teker çıkardık. Yerlerine yerleştirdik. Yaklaşık bir saat sonra işimiz bitti ve dinlenmek için bir köşeye çekildik. Tören bitene kadar uyudum. Komutan gelip önceden yerleştirdiğimiz eşyaları geri yerlerine götürmemizi söyledi. Kalkıp eşyaları yerlerine götürdük. Acayip terledim. Günün bittiğini sanıyordum ama bitmemişti. Bölüğün önüne gittik, üstümü değiştirdim ve yemeğe geçtim. İçtimaya kadar dinlendikten sonra başka bir komutan depoya yerleştirilmesi gereken eşyaları taşımamızı istedi. Biz güya öğleden sonra istirahat alacağımızı düşünüyorduk ama öyle bir şey yoktu. Malları depoya taşıdıktan sonra biraz ara verdik ve bu kez başka bir depoya gittik, bizim disiplin subaylığının altındaki. Oradaki eşyaları da yerleştirdikten sonra arka bahçedeki çardağa gidip biraz oturduk. Tam dinlenirken asteğmen gördü ve beni ofise çağırdı. Yapılması gereken ufak tefek işler vardı. İzne ayrılacağından arkasında iş bırakmak istemiyordu. Normal karşıladım ve ofise gittim.
Dışarıdan birinin sesi geliyordu. Bir arkadaş bana sesleniyormuş. Meğer tugay komutanımızı uğurlamaya gidecekmişiz. Ofisten hemen çıkıp aşağıya, silahları almaya gittik. Silahımı ve eldivenimi aldıktan sonra komutanı uğurladık ve dinlenmeye koğuşuma çekildim. Bir ara koridordan yüksek bir ses duydum. Birileri kavga ediyordu, hemen dışarı çıktım. Bizim kısa dönemlerle bir uzun dönem kavga ediyordu. Ortalık birkaç dakika sonra durgunlaştı. Basit bir olay yüzünden askerliği bitmesine üç beş günü kalanlar kavga ediyordu. Askerlik işte… Yemek yemek için bir arkadaşla merkez kantine gittim. Çok yorgundum, ona rağmen oraya kadar gittim. Tostçu arkadaş açık değildi. Kısa dönem grubundan iki arkadaşla karşılaştık ve onları gece tostçusuna gitmeye ikna ettik. Tostçuya gittikten sonra yanımda para olmadığını farkettim. İkişer tost söyledik arkadaşla ve ben hızlı adımlarla tekrar merkezi kantinin oraya gittim. Bankamatikler oradaydı. Gidip geldiğimde çok ama çok yorulmuştum. Ayaklarım resmen sızlıyordu. Tostumuzu yerken biraz da sohbet ettik. Fazla kalmadan kendi bölüklerimize geçtik. Arkadaş dinlenmek için koğuşuna gitti, ben de aşağıya, hazır kıtanın yanına gittim. Pek kimse yoktu, olanlar da televizyon izliyordu. Kitap okuyabilmek için pek uygun bir yer olmadığı için dışarıya çıktım. Fakat orada da uygun bir yer yoktu. En son aşağıya indim ve kafamı masaya koydum. Kafamı koyduğum gibi uyumuşum. Saat on bire doğru uyandım, çavuş olan arkadaş beni çağırıyordu. İstihbarat bölümündeki bir yüzbaşının yardıma ihtiyacı varmış. Çardakta oturan arkadaşlardan birini de yanımıza aldık ve yüzbaşının yanına gittik. Kolay bir işti ama uzun sürdü. Gece, on iki buçuğa kadar sürdü iş. Bittikten sonra arkadaşlar yemek yemek için yemekhaneye gittiler. Ben de yukarı çıkıp duş aldım. Yatağa yattığımda saat bire geliyordu. Sabah altıdan gece saat bire kadar o kadar amelelik iş yapmıştım ki ayaklarım isyan ediyordu. Gün zor geçti benim için. Hiç bu kadar yoğun olmamıştım ama alışsam iyi olur. Yoğun geçecek günler beni bekliyor.