Zaman çok çabuk akıp gidiyor. Yavaş yavaş, sakince yaşlanıyorum. Tabiki yanımdaki insanlar da öyle. Yapmak zorunda olduklarının arttıkça, hayat daha da sevimsiz hale geliyor. İnsanların kafalarında her daim bir kıyaslama terazisi var ve onlarla bir şeyleri tartıyorlar akıllarınca. Çok çabuk geçiyor zaman, gerçekten. Aynı noktaya geri dönemiyorsun ya, işte en çok bu korkutuyor beni. Bir gün yapayalnız kaldığımda, tek başıma, naparım bilmiyorum.
Hayat gerçekten de paylaşmakla ilgili. Bir şeylerimizi paylaştıkça anlamlaşıyor sanki. Kazandıklarımızı paylaşıyoruz. Vaktimizi paylaşıyoruz. Daha da önemlisi, ömrümüzü paylaşıyoruz etrafımızdakiyle. Aslında en önemli şey, vaktimizi harcamaya değen insanlarla arkadaş olmak. Aileyi, akrabayı bu kategoriye koyamayız tabiki. Onlar olmazsa olmazlarımız, değiştiremeyiz bir kere. Ama çevremizdeki insanları değiştirebiliriz. Arkadaşlarımızı, daha da büyüğünü düşündüğümüzde, toplumu değiştirebiliriz. Başka bir ülkede yaşar, ölebiliriz. Ölmek işte… Kilit kelime… Bizi korkutan, birinin başına geldiğinde kendini hatırlatan bir eylem. Zor, zor. Yaşamak da zor, tünelin sonunda ne olduğunu bile bile.